23 Ekim 2023 tarihinde, İsrail’in Suriye'nin çeşitli noktalarına düzenlediği hava saldırıları, uluslararası ilişkilerde yeni bir gerginliğe yol açtı. Bu saldırılar, özellikle Avrupa Birliği (AB) ve diğer uluslararası organların dikkatini çekti. Olayın ardından AB, İsrail'in eylemleri hakkında derhal açıklamalarda bulunarak, bölgedeki gerilimin daha da tırmanmaması gerektiğinin altını çizdi. Bu tür hadiselerin hem bölgesel istikrarı tehlikeye attığı hem de insani sorunlara yol açtığı değerlendiriliyor.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’in Suriye'ye yönelik saldırılarının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Borrell, Suriye'deki sivil halka zarar veren bu tarz eylemlerin, uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek Avrupa Birliği'nin bu konudaki tutumunu net bir şekilde ifade etti. "Uluslararası ilişkilerde güç kullanımı ile meseleleri çözmek, sadece daha büyük bir kaosa yol açar," diyen Borrell, diplomatik çözüm yollarına öncelik verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Borrell, AB'nin barış ve istikrarı sağlama yönündeki çabalarının devam edeceğini de belirtti.
İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları, bölgedeki insani durumu da daha da kötüleştirmektedir. Suriye'de yıllardır devam eden iç savaş, zaten zayıf bir durumda olan sağlık ve altyapı sistemlerini daha da fazla zorlamakta. BM verilerine göre, yaklaşık 13.4 milyon Suriye vatandaşı acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor. AB, bu gibi saldırıların insani durumu daha da kötüleştirdiğini belirterek, uluslararası toplumu Suriye'deki insani krizi çözmeye yönelik adımlar atmaya davet etti. Son gelişmeler ışığında, AB'nin bu konudaki çabalarının daha da önem kazandığı ifade ediliyor.
İsrail’in, İran’ın Suriye’deki askeri varlığını hedef alarak gerçekleştirilen saldırılarının arka planında yatan sebepler arasında, bölgedeki güvenlik dengesi de yer alıyor. Uzmanlar, bu tür hamlelerin daha fazla çatışmaya yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Gelişmelerin yakından takip edildiği bir dönemde, Avrupa Birliği’nin durumu kontrol altına alma amacıyla çeşitli planların devreye sokulması bekleniyor. Ayrıca, bölgedeki diğer aktörlerin de bu konuda nasıl bir strateji izleyeceği, ilerleyen günlerde belirleyici bir rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, AB’nin İsrail’in Suriye’yi vurmasının ardından verdiği tepkiler, yalnızca uluslararası hukuka değil, aynı zamanda bölgedeki barış ortamına da vurgu yapmaktadır. Bu tür eylemlerin asıl amacının, diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğinin hatırlatılması önemlidir. AB'nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi'nin yaptığı açıklamalar ve Suriye'deki insani duruma ilişkin uyarılar, uluslararası toplumun bu sorunun çözümü için ortak bir tavır alma gerekliliğini bir kez daha gündeme taşıdı.