Emekli olduktan sonra Avustralya'dan köyüne dönen Mehmet Yılmaz, son yıllarda sağlıklı beslenme ve organik tarım konusundaki artan ilgiden etkilenerek, "süper meyve" olarak bilinen çilek türlerini yetiştirmeye karar verdi. Türkiye’nin küçük ve huzurlu bir köyünde yeni bir yaşam kuran Yılmaz, hem çiftçilik yaparak gelir elde etmenin hem de doğal ve sağlıklı besinler üretmenin mutluluğunu yaşıyor.
Mehmet Yılmaz, 30 yılını Avustralya’da inşaat sektöründe çalışarak geçirmiş bir emekli. Emekliliğin getirdiği boş zamanı dolu dolu değerlendirmek isteyen Yılmaz, köyüne dönme kararı aldı. Hedefi, doğayla iç içe yaşamak ve insanlara sağlıklı ürünler sunmaktı. Yıllar süren şehir hayatının ardından köy hayatında geçirdiği her an ona huzur verdi. Ancak Yılmaz, bu huzuru artırmanın yollarını arıyordu.
Bir gün, dergilerde ve sosyal medya platformlarında karşılaştığı “süper meyve” konsepti dikkatini çekti. Bu meyve türleri, yüksek vitamin ve mineral içeriği ile bilinirken, aynı zamanda süper gıdalar listesinin de önemli bir parçasıydı. Çilek, yaban mersini ve ahududu gibi doğal meyvelerin organik olarak yetiştirilmesi üzerine cesaret bulan Yılmaz, kendi bahçesini kurmaya karar verdi.
Yılmaz, köyündeki toprak yapısını, iklimi ve sulama olanaklarını iyi değerlendirerek, bu proje için en uygun noktayı belirledi. İlk önce meyve fidanlarını satın alarak bahçesine dikti. Organik tarım prensiplerine bağlı kalarak, pestisit ve kimyasal gübre kullanmamaya özen gösterdi. Bunun yerine, doğada bulunan doğal gübrelerden ve kompostlardan faydalandı. Bu sayede hem çevreyi koruyan hem de sağlıklı ürünler yetiştiren bir sistemin temellerini attı.
Yılmaz, yerel pazarlar ve organik gıda meraklıları ile işbirliği yaparak ürünlerini tanıtmayı da ihmal etmedi. Emin olduğu bir konu vardı: Sağlıklı gıda talebi her zaman yüksekti ve insanlar organik ürünleri tercih ediyordu. Bu da onun için büyük bir fırsat demonu sağlıyordu. Özellikle genç nesilin sağlıklı beslenmeye dikkat etmesi, onun işine daha da hız verdi.
Şimdi, köyde hem doğal ürünler yetiştirip hem de diğer çiftçilere örnek olan Yılmaz, “Doğanın sunduğu nimetleri en iyi şekilde değerlendirmek için buradayım. Gördüğüm ilgi beni çok mutlu ediyor.” diyerek motivasyonunu ifade ediyor. Yılmaz’ın projeleri sadece kendisi için değil, aynı zamanda yerel ekonomi içinde önemli bir değer yaratmaya başladı.
Hedefi, zamanla daha fazla insanı bu sağlıklı yaşam felsefesine çekmek ve köyünün tarım potansiyelini artırmak. Yılmaz, bu sayede köylülerle bir işbirliği ağı kurmayı, onların da organik tarıma geçişlerine yardımcı olmayı istiyor. "Bunu başarmak, hem ekonomik anlamda hem de sosyal açıdan köyümüzde büyük bir devrim yaratacak" diyor.
Yılmaz’ın bu başarılı projesi, yalnızca tarım alanında değil, aynı zamanda sağlık bilincinde de bir dönüşüm sağlamakta. Bu tür girişimlerin, doğanın korunmasına ve insan sağlığına katkıda bulunması, toplumda farkındalık yaratma adına önemli bir adım olduğunu vurgulamak oldukça anlamlı. Sağlıklı beslenmenin yayılması, insanların bildiği ve tükettiği gıda biçimini de değiştirebilir.
Sonuç olarak, emekli olduktan sonra kendi köyüne dönen Mehmet Yılmaz’ın hikayesi, tarımsal dönüşümün önemini ve bireylerin hayatta nasıl fark yaratabileceklerini göstermekte. “Süper meyve” projesi ile en güzel tarım hikayelerinden biri yazılmaya devam ediyor. Yılmaz, ülkesini sevgiyle yeniden keşfederken, aynı zamanda geleneksel tarımın sunduğu doğal yöntemleri modern yaşamla birleştirerek örnek oluyor.