Ülkemizde, yaşlıların ve gençlerin bir araya gelerek seslerini duyurmaları, sosyal adalet talepleri ile sıkça gündeme geliyor. Son günlerde bir dede ve onun torunlarının, yaşadıkları evin tahliyesi için çıkan kararlar karşısında gösterdikleri tepkiler, sosyal medya üzerinden geniş bir yankı uyandırdı. Bu durum, sadece bir ailenin hikayesini değil, birçok ailenin benzer durumlarla karşılaştığı gerçeğini de ortaya koymuş oldu. İşte olayın detayları ve tepkilerin arka planında yatan sebepler.
İstanbul'un bir mahallesinde yaşayan 75 yaşındaki dede Hasan Çelik, emekli maaşı ile geçimini sağlamakta ve torunları İlayda (17) ve Emre (20) ile birlikte yaşamaktadır. Ancak, evlerinin tahliyesine yönelik mahkeme kararı aileyi derinden sarstı. Dede Hasan, yıllardır yaşadığı bu evin, hayatındaki en değerli anıları barındırdığını ifade ederek, “Burada çocuğum büyüdü, torunlarım burada oyun oynadı. Bizi buradan alırsanız, hayata tutunacak hiçbir şeyim kalmaz,” dedi. Torunlarından İlayda ise “Bizim için bu ev, sadece bir bina değil, ailemizin sıcaklığını hissettiğimiz bir yer. Bizi zorla tahliye edemezler!” şeklinde konuştu.
Bu olay sosyal medyada büyük bir tepki topladı. İnsanlar, `#DedeVeTorunları` etiketiyle paylaşımlar yaparak ailenin yanında olduklarını belirttiler. Twitter ve Instagram gibi platformlarda paylaşılan içeriklerin kısa sürede viral hale gelmesi, toplumda yaşanan benzer sorunların dikkat çekilmesine yardımcı oldu. Çeşitli sivil toplum kuruluşları da duruma el atarak, ailenin evlerinde kalabilmesi için hukuki destek sunmaya çalıştıklarını duyurdular. Bir grup gönüllü, dede ve torunlarını ziyaret ederek duygusal destek sağladı.
Bu olay, yalnızca ailenin yaşadığı bir dram değil, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerinin benzer hak ihlalleriyle karşı karşıya kaldığının bir örneği oldu. Bu tür durumların herkesin başına gelebileceği gerçeği, insanları daha duyarlı olmaya yönlendirdi. Türkiye’nin farklı şehirlerinden de benzer eylemler yapılarak, tahliyelerin durdurulması talep ediliyor. Uzmanlara göre, yaşlı bireylerin ve gençlerin bir arada yaşamaları, sosyokültürel açıdan son derece önemli. Bu nedenle, düzenleyici kurumların ve toplumun, aile yapısını korumaya yönelik adımlar atması gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Bunun yanı sıra, dede Hasan’a ait evin tarihsel ve kültürel açıdan önemi de göz ardı edilemez. Birçok kişinin, sadece bir mülk olarak gördüğü ev, aslında birçok anıya ve geçmişe ev sahipliği yapıyor. Aileleri temsil eden bu tür yapılar, toplumun geçmişiyle olan bağını da temsil ediyor. Bu bağlamda, legal süreçlerin gözden geçirilmesi ve mağduriyetlerin bir nebze olsun giderilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Tahliye kararının geçerliliği ve ailenin geleceği hakkında daha fazla bilgi almak için ailenin avukatına ulaştık. Avukat, “Aile, yaşadığı evin yasal yolla alınması gerektiğini belirten bir dizi mevcut belge ile savunmasını sürdürüyor. Ancak, toplumun desteği ile bu sürecin hızlanabileceğine inanıyoruz” dedi.
Sonuç olarak, dede ve torunların yaşadığı bu durum, sadece bir aileyi değil, birçok insanı etkileyecek bir sosyal meselenin habercisi. Türkiye'deki benzer dramların önlenmesi için, toplumsal duyarlılığın artması ve yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerektiği aşikar. Dede ve torunları, evlerinde kalmayı başarabilmek için verdikleri bu savaşla, diğer aileler için de bir umut ışığı olmaya devam edecekler. Bu tür hikayeler, sadece bir haber niteliği taşımayıp, toplumun birlikteliğini ve dayanışma ruhunu da sembolize ediyor.