Alman ekonomist Dr. Hans Schumann, Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği ekonomik performansını ve bölgesel etkisini değerlendirdiği bir röportajda, Türkiye'nin giderek büyüyen ve bölgesinde önemli bir ekonomik güç olma yolunda ilerlediğini ifade etti. Schumann, Türkiye'nin hem stratejik konumu hem de hızlı gelişen sanayi ve teknoloji altyapısıyla dikkat çektiğini belirterek, bölgesel güç dengesinde önemli bir aktör olarak yükseldiğini vurguladı.
Dr. Schumann, özellikle son yıllarda Türkiye’nin çeşitli ekonomik zorluklarla karşılaşmasına rağmen gösterdiği direnç ve uyguladığı stratejik politikalarla dikkatleri üzerine çektiğini söyledi. "Türkiye, coğrafi konumu gereği Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görüyor ve bu avantajını son derece etkin bir şekilde kullanıyor. Bu, hem ticaretin hem de enerji geçişlerinin merkezinde yer almasını sağlıyor" diyen Schumann, Türkiye'nin özellikle altyapı yatırımları ve büyük ölçekli projelerle ekonomisini çeşitlendirme çabalarının olumlu sonuçlar verdiğini belirtti.
Schumann, Türkiye’nin özellikle ihracat konusunda son yıllarda önemli atılımlar yaptığını ve bu durumun ülkenin bölgesel ticaretteki ağırlığını artırdığını ifade etti. Otomotiv, tekstil, beyaz eşya ve savunma sanayi gibi sektörlerde Türkiye'nin giderek daha fazla küresel rekabet gücüne sahip hale geldiğine dikkat çeken ekonomist, "Türkiye, yalnızca bir üretim merkezi olarak değil, aynı zamanda yenilikçi teknolojiye dayalı ürünler ihraç eden bir ülke olarak da öne çıkıyor" dedi.
Ekonomide yaşanan bazı iniş çıkışlara rağmen, Schumann, Türkiye'nin yatırım açısından hala cazip bir pazar olduğunu belirtti. Özellikle genç ve dinamik nüfusu, gelişmiş ulaşım altyapısı ve hükümetin yabancı yatırımcıları teşvik etmeye yönelik attığı adımlar, Türkiye'yi bölgesinde ekonomik açıdan çekici kılıyor. "Avrupa'nın yaşlanan nüfusu göz önüne alındığında, Türkiye'nin genç işgücü ve hızla büyüyen tüketici kitlesi, çok uluslu şirketlerin dikkatini çekmeye devam edecek" diyen Schumann, Türkiye’nin bu avantajlarını daha fazla değerlendirerek gelecekteki ekonomik hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade etti.
Bununla birlikte, Schumann, Türkiye’nin bazı yapısal ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğunu ve bu zorlukların çözüme kavuşturulmasının, ekonomik büyüme sürecinin hızlanmasında kritik rol oynayacağını belirtti. Özellikle yüksek enflasyon ve dış borç sorununun, Türkiye’nin büyüme performansını etkileyen faktörler arasında olduğuna dikkat çekti. Ancak, ekonomideki bu sorunlara rağmen Türkiye'nin esnekliği ve uyum sağlama kapasitesi, onu bölgesel anlamda önemli bir ekonomik güç haline getiren özelliklerden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin komşu ülkelerle geliştirdiği ticari işbirlikleri ve serbest ticaret anlaşmalarının da ülkenin büyümesine katkıda bulunduğunu ifade eden Schumann, "Bölgedeki siyasi ve ekonomik belirsizliklere rağmen, Türkiye’nin ticari diplomasi ve ekonomik işbirlikleri yoluyla komşularıyla olan ilişkilerini geliştirmesi, hem ticaret hacmini hem de bölgesel nüfuzunu artırmaya yardımcı oluyor" diye konuştu.
Sonuç olarak, Alman ekonomist Dr. Hans Schumann, Türkiye'nin bölgesel ekonomik güç olarak yükselişini sürdürebilmek adına hem fırsatlar hem de zorluklarla karşı karşıya olduğunu ifade etti. Türkiye’nin dinamik nüfusu, sanayisi, stratejik konumu ve altyapı yatırımları, ülkeyi bölgesinde öne çıkaran en önemli faktörler arasında yer alıyor. Türkiye, karşılaştığı ekonomik zorlukların üstesinden gelmek ve büyümesini sürdürülebilir kılmak adına attığı adımlarla bölgesel bir güç olma hedefine adım adım yaklaşıyor. Schumann, Türkiye'nin bu ivmesini koruyabilmesi durumunda önümüzdeki yıllarda daha da güçlü bir ekonomik aktör olarak ortaya çıkacağını ve küresel ekonomik sahnede daha fazla söz sahibi olabileceğini belirtti.